Şimdi yükleniyor

BM’de Kürt Hakları Gündemi: Gölgeden Sahneye Geçiş mi?

Haber Merkezi –
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin 57. oturumu, bu yıl ilk kez Kürt halkının kolektif hakları başlığı altında özel bir gündemle toplandı. Konseyde, Türkiye, İran, Irak ve Suriye’deki Kürtlere yönelik hak ihlalleri, dil ve kimlik kısıtlamaları, zorla yerinden edilmeler ve siyasal temsiliyet eksiklikleri gündeme alındı.

Bu oturum, Kürt meselesinin bir “terörizm” çerçevesinden çıkarılıp insan hakları, kolektif kültürel varoluş ve uluslararası hukuk düzlemine taşındığı ilk resmi zeminlerden biri oldu.
Peki bu gelişme, bir dönüm noktası mı yoksa geçici bir dikkat kırılması mı?

Oturumun İçeriği: Dört Devlete Birden Eleştiri

BM İnsan Hakları Komisyonu raportörleri ve sivil toplum temsilcileri, şu başlıklarda dört ülkeye ayrı ayrı uyarılarda bulundu:
• Türkiye: Anadil yasağı, cezaevlerinde kötü muamele, kayyum uygulamaları, DEM Parti üzerindeki baskılar.
• İran: Kürt mahkumlara yönelik idamlar, sosyoekonomik dışlama, Jîna Emini sonrası baskılar.
• Irak: Kürdistan Bölgesi’ndeki yolsuzluk, Basra’da Kürt mültecilerin statü sorunları.
• Suriye: Rojava’daki yönetime ambargolar, Türkiye destekli silahlı grupların sivillere yönelik saldırıları.

Kürt Temsilciler Ne Dedi?

Oturuma katılan sivil temsilciler arasında, Diyarbakır Barosu, İran’daki Hengaw İnsan Hakları Örgütü ve Suriye İnsan Hakları Gözlemevi yetkilileri vardı.

Diyarbakır Barosu temsilcisi şunları söyledi:

“Kürtler sadece hak talep etmiyor, adalet istiyor. Sömürgecilik sonrası dünya düzeninde, kolektif halk hakları artık tanınmalıdır. Anadil, temsil, kültürel varlık ve siyasal özneleşme haklarımızı istiyoruz.”

Devletlerin Tepkisi: Türkiye ve İran’dan Sert Tavır

Türkiye, BM’ye sunduğu yazılı beyanda “ülkedeki tüm vatandaşların eşit yurttaşlık temelinde haklara sahip olduğunu” belirtti ve konunun “PKK terörü” üzerinden çarpıtıldığını savundu.
İran ise “ülkenin içişlerine müdahale” suçlamasında bulundu.
Suriye katılmadı, Irak ise genel geçer ifadelerle raporu “not etti.”

Ancak bu tepkiler, raporun etkisini azaltmadı; aksine uluslararası hukukta ‘görünürlük’ ilkesini harekete geçirdi.

Kolektif Haklar Ne Anlama Geliyor?

Uluslararası hukukta “kolektif haklar”, bir grubun:
• Kendi dilini yaşatma,
• Kültürel özerklik,
• Siyasi temsiliyet,
• Tarihsel kimliğini tanıtma
gibi taleplerinin bireysel değil halksal düzlemde tanınmasını içeriyor.

Bu ilke, BM Azınlıkların Korunması Bildirgesi (1992) ve Yerel Halkların Hakları Sözleşmesi (2007) ile güvence altına alınmış durumda.

Kürtler açısından bu, “eşit yurttaşlık”tan daha ileri bir düzeyde, politik ve kültürel özneleşmenin hukuki zemine taşınması demek.

Pusula’nın Yorumu: Ulus-Devletin Aynasına İlk Çatlak

BM’nin bu oturumu, ulus-devlet merkezli hak anlayışının ötesine geçilebileceğini gösteren sembolik bir adım oldu.
Kürt halkının talepleri artık sadece dağlarda ya da sokaklarda değil, Cenevre’nin protokol salonlarında da konuşuluyor.

Bu adım sembolik olabilir. Ama her sembol, bir geleceğin ilk harfidir.

İstersen bu haber için görsel de hazırlayabilirim:
• BM kürsüsünde konuşan Kürt temsilcinin silueti
• Dört ülkenin haritasında Kürt yoğunluklu bölgeleri işaretleyen grafik
• Cenevre’de BM binasının önünde açılmış Kürtçe pankartlar